geçmişin borcunu ödüyorum
uzak bir gecedesin
dar sokaklarında yaşlı gazi
yokuşu dağlı Ay ayaz
Bursa çağrışımlı
eski kapılarında el izlerin
işlevini yitirmiş kör
ve salt beyaz
yaralı parmaklara işeyenler
ak gömlekleriyle sıraya girer
bir tırnak yitirmedeki hüznün
bir insanı yitirmekten çoksa
görüntünün boşluğuna tutunanlar içindir
uzak kentlerin kliniklerinde bekleyenler
çapın yetmez taşımaya
sevgiden taşan bir yüreği
unuttuğun vazolarda solar gülün
buruk bir ocak ikindisinde
çirkin bir sesle bölünür ömrün
anahtarların yorgun
kilidin kırık ve ıslak
havada pis bir mart
baca artığı linyit kokusu
kükürt acısı sıvanan
şişelerinden sürülen
az ısırılmış boynuna
güneyli kilimlerin üzerinde
rengi uçuk çizgilere karışan
bungunluğun da satılık
ödenmiş faturaların
terkedilmiş bir kadının
soğuk yatağında
yitirilen değerlerin bedeli
al ve harca
yaşam senin bırak girsinler koynuna
bahtı açık
içi yanık
uzun bacaklı bir kediydin
ansızın kesildi sesin
Thkyke’ye kurban edildin
nasıl bilesin
kanına girdiğini annenin
anaç kadınlar örgüleri ve günleri
çocukların maşallahı var
aile kutsal
ve okey akıllı öğretmenlerin
odalarında yazıldı sansan da kaderin
kıt akıllı kızların
elleri Maraş geceleri kadar serin
bilinç/sizlik olursa
gururun yırtık bir don
sıkılmış atılmış
bilinmez odalardan iniş yokuş sokaklara
itiş kakış geçmiş/ini
düşsüz düzüşlü günlerinin
adı sıraya yazılan kız
kesme taş avluların çığlıkları
susar yüksek duvarların ardında
namus masallarında
nasılsa karşılıksız
aşkın adı yalan
sevişmeler mi aslolan
kapı arkalarında
gidip gelmesi kostak kösnül
gece kırığı toy tayların
kız kısrak ahmaklığın
her an açılmaya yatkın
ürpertili bacaklarında izleri
yapış yapış yeni aşkın
yılışık ve kalkık nice beylerin
dökülür testilerinden
şarap rengi kanın
zil zurna keyiften Dionysos
ihanete adanmış günlerin
acısı anlamsız
karışık ve kararsız düşlerin tutsaklığında
gözlerin ağlamak için yalnız
Belkıs’ın çeyizleri
eski sevgilinin çöpleri
sıkı sıkıya kilitlenmiş
kübbiyesiz uzak evlerin sandıklarında
tezgah arkalarında kurulan imgelerin
açılacak
rulet masalarında
hangi pokere rest
hangi makama rast
kalın perdelerin arkasına takılan inlemelerin
Fırat’ın sesini kim duysa anlar
uzak akan bir yıkıntısın anılarda
yok oluşunun şiiri kazılan armağanlarına
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder